
Ohh çok şükür, benim blog ortaklarım pek sessizler,meydan bana kaldı:))) diyeceğim ama olmuyor:((
Böyle sessiz olun ciğerimi sökün diyeceğim ama bu sessizlikte de canım fena sıkılıyor:(((
Ayy çok mu korkuttum ben bunları ki bir başıma bıraktılar beni burada:(((
Durum fena:( ve bu durumu en iyi bir fıkra ile açıklayabilirim sizlere;
Bir Fransız, bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Aladdin'in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar. "Ne dilerseniz dileyin benden lakin her birinizin sadece bir dileğini yerine getireceğim" der. İngiliz "Ben ailemin yanına İngiltereye gitmek istiyorum" der. Cin parmaklarını şıklatır ve derhal isteği yerine getirir. Sıra Fransız'a gelir. Oda Fransaya gitmek ister ''Ahh vatanım ,vatanım derken bir parmak hareketiyle onunda isteği yerine gelir. Sıra Temeldedir. Temel düşünür düşünür,düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve mahsunlaşır...cin'e dileğini söyler:"Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum" der ve bir parmak hareketi ile İngilizde Fransız da kendilerini tekar ada da bulurlar...
İşte fıkra boyle diyor, ben de evdeki lambaları oğuşturup duruyorum kaç gündür, belki bir cin de bana isabet eder benim blog arkadaşlarımı geri getirir diye:))) En keyiflisi de Semyıl'ı aylardır gideceğim gideceğim diye anlattığı o güzelim tatilden apar topar geri getirmek olurdu herhalde:)))Nalancığım da zaten beni yolmak için gelecekmiş Istanbul'a, ohh uçak, otobüs derdi yokk cinin avantajlarını kullan bir dakika da ulaş Istanbul'a... ohh ne ala:)))
Ayy son dileği kendim için tutacağım:)) Gönder beni Hawai'yeee... Şık şıkkkkkk....Oleyyyy:))
Neyse gelelim bu yazının anlam ve önemine;
Aylardır biriktirdiğim damacana kapaklarından paravan kapı yapmayı planlıyor, sucunun peşini hiç bırakmıyordum. Günde 2 damacana su ile az buz da kapak biriktirmedim. Soınra bir gün yazlıkta otururken bunlardan bebek kafaları olsa ne şirin olur diye işe başladım ve bir dolu kafa yaptım. Bir yandan da onlara artık yünlerden elbiseler örüp içlerine lavanta ile doldurdum. Montajları tamamlanınca mis kokulu bebeklerin her birinden birer çift olsun deyip Edi&Büdüleri mi yarattım...
İşte huzurlarınızda....